14.07.2023 CUMA VAAZI BİLGİ NOTU Kıymetli Müminler! Geçmişten günümüze yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i rehber edinenler, örneğimiz ve önderimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in sünnetinin yolunu takip edenler, hak ve hakikatten ayrılmayanlar, adaleti ve iyiliği dünyaya hâkim kılmak için gayret gösterenler olduğu gibi, kendi menfaatlerini her şeyin üstünde görenler, dünyevi çıkar elde etmek uğruna milli ve manevi […]
14.07.2023 CUMA VAAZI
BİLGİ NOTU
Kıymetli Müminler!
Geçmişten günümüze yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i rehber edinenler, örneğimiz ve önderimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in sünnetinin yolunu takip edenler, hak ve hakikatten ayrılmayanlar, adaleti ve iyiliği dünyaya hâkim kılmak için gayret gösterenler olduğu gibi, kendi menfaatlerini her şeyin üstünde görenler, dünyevi çıkar elde etmek uğruna milli ve manevi değerleri istismar edenler, fitne ateşini tutuşturanlar ve insanlığı fesada sürüklemek isteyenler de olmuştur.
Allah’a gönülden bağlı müminler, marufun yolunu tutmuşlar, kulluk ve sorumluluk bilinciyle hareket etmişler, birlik, beraberlik ve kardeşliği üstün tutmuşlardır.
Her türlü imkânlarını yeryüzünde hak, adalet, merhamet ve huzur egemen olması için kullanmışlardır.
İstismarcılar, ifsat ediciler, zalimler, hakkı değil batılı üstün tutanlar, adaleti değil menfaati tercih edenler ise ellerine bir güç geçtiğinde bu gücü kendi çıkarları için kullanmışlardır. İnsanlığa ise acı, felaket ve sefaletten başka bir şey sunmamışlardır.
Cenâb-ı Hak, onların bu hallerini bizlere şöyle haber vermektedir:
اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلٰكِنْ لَا يَشْعُرُونَ وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِۙ قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
“Onlara: ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’, denildiği zaman, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.” (Bakara, 2/11,12.)
Aziz Müslümanlar!
Dünyada eşine az rastlanır bir ihanet şebekesi olan FETÖ, bütün değerlerimizi istismar etmekle kalmadı. Referansını dinden aldığını iddia ederek yıllarca insanlarımızın dini ve milli duygularını hain emellerine alet edenler son olarak yedi yıl önce 15 Temmuz günü birliğimize ve dirliğimize göz dikti. Kardeşliğimize istiklal ve istikbalimize kastetti.
Vatanımızı işgal etmek, milletimizi parçalamak için büyük bir kalkışmaya yeltendi. Ancak o gece din, devlet, vatan, millet, ezan ve bayrak sevdalısı aziz milletimiz, Rabbimizin yardımı ve idarecilerimizin dirayeti ile dinine, vatanına, milletine, bayrağına, özgürlüğüne sahip çıktı, hain darbe girişimine ‘Dur!’ dedi.
Kardeşlerim!
Şartlar ne kadar zor olursa olsun, aziz vatanımızın işgal edilemeyeceğinin, şanlı milletimizin esir alınamayacağını yeniden dünyaya ilan ettiğimiz gündür 15 Temmuz.
Bizler ezelden beri hür yaşamış, hür yaşayacak bir milletiz. Çelik zırhlı duvarlara iman dolu göğsümüzle karşı koyarız; yurdumuza alçakları uğratmayız.
Biz şehit evladıyız, ecdadımızı incitmeyiz; dünyalar bize verilse dahi cennet vatanımızın bir karış toprağını kimseye vermeyiz.
Canımızdan cananımızdan vazgeçeriz; ancak vatanımızdan asla vazgeçmeyiz. Ellerimizi semaya açar, Rabbimize şöyle niyaz ederiz:
* Esasen milletleri millet yapan unsurlardan biri de, tarihlerindeki ortak acılar ve ortak zaferlerdir. Bin yıllık vatanımızın dikensiz gül bahçesi olmadığını, neredeyse her günümüzü mücadeleyle geçirdiğimizi biliyoruz.
* Dünyanın gözdesi bir coğrafyayı bin yıldır vatan kılmanın ve vatan olarak tutmanın bedelini ödüyoruz.
* İşte 15 Temmuz gecesi gördük ki son sözü top-tüfek değil iman belirler, yürek belirler, inanç belirler.
* 15 Temmuz gecesi gördük ki güneş batınca üzerimize çöken karanlığın hükmü ertesi sabah yeniden güneş doğana kadardır.
*15 Temmuz’u anlamak için, bu topraklardaki bin yıllık mücadelemize bakmak gerekir.
* 15 Temmuz’u anlamak için, Malazgirt’ten beri vatanımızın her karış toprağını nasıl şehit kanlarıyla yoğurduğumuzu bilmek gerekir.
* 15 Temmuz’u anlamak için, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması vesilesiyle bir kez daha hayırla yâd ettiğimiz İstanbul’un Fethi’nin manasına vakıf olmak gerekir.
* 15 Temmuz’u anlamak için, Çanakkale’den Kut’ül Amare’ye, Trablusgarp’tan Sarıkamış’a, İstiklal Harbimizden Kıbrıs Çıkarmasına, terörle mücadelemize kadar yaşadığımız nice badireleri gözlerimizin önünden geçirmemiz gerekir.
Bu aziz millet tarih boyu vatan sevgisini her şeyin üstünde tutmuştur.
Milli ve Manevi Değerlerimize Sahip Çıkmıştır.
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşında vatanımızın önemini şöyle ifade etmektedir.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hâyasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Vatanı sevmeyi Hz. Peygamber imandan kabul etmiştir.
Sen vatanına sahip olacaksın. Şairin dediği gibi:
Sahipsiz olan vatanın batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Ünlü şâir Mithat Cemal KUNTAY, bu gerçeği şöyle dile getirir.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa; Vatandır.
Yavrumuzu sevdiğimiz gibi vatanımızı seveceğiz,
Anamızı-babamızı sevdiğimiz gibi vatanımızı seveceğiz.
Eşimizi sevdiğimiz gibi vatanımızı seveceğiz
Bayrak
Kırmızı zemin üzerine hilal ve yıldız bulunan bayrak.
Şehidin kanı üzerine ay ve yıldızın yansımasıdır.
Bayrak milletin Namusudur, kutsalımızdır.
Bayrak şairi olarak bilinen Arif Nihat Asya bayrağı
Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!
Hem şehitlikte hem de gelinlikte kutsal kabul edilmiştir.
SON
“Ey şehid oğlu şehid! İsteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış, duruyor peygamber.”
Mehmed Akif ERSOY
Saygıdeğer Müminler!
İstiklal Marşımızda “şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” diye dile getirildiği üzere şehitler diyarı bir vatanda yaşıyoruz.
Bizim en büyük gücümüz ve imkânımız, gerektiğinde inancı, vatanı, bayrağı ve değerleri uğruna şehit olmayı bir şeref bilen milletimizin varlığıdır.
Aziz milletimiz, gerektiğinde değerleri uğruna şehit olmayı arzu eden, şehadeti nimet bilen bir inanca sahiptir.
Yüce Rabbimiz, şehitlere ölümsüzlük payesi vermiş ve onları katında rızıklandırdığını müjdelemiştir:
وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاء عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ. فَرِح۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۙ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذ۪ينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْۙ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۢ
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.” (Âli-İmran, 3/169,170)
Sevgili Peygamberimiz ise bir hadislerinde şehadetin Allah katında Peygamberlikten sonra erişilebilecek en yüksek mertebe olduğunu müjdelemiştir:
وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ، وَدِدْتُ أَنِّى أُقَاتِلُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَأُقْتَلُ ثُمَّ أُحْيَا، ثُمَّ أُقْتَلُ ثُمَّ أُحْيَا، ثُمَّ أُقْتَلُ
“Ne kadar da çok isterdim; bu canı bu tende tutan Allah’a yemin ederim ki Allah yolunda savaşıp öldürüleyim sonra diriltileyim, sonra öldürülüp tekrar diriltileyim, sonra öldürülüp tekrar diriltileyim, daha sonra tekrar öldürüleyim ve diriltileyim!” (Buhârî, Temennî, 1; Buhari, İman 26)
Kardeşlerim!
İstiklal şairimiz bizlere şöyle seslenmektedir:
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,
Toplu vurdukça sineler, onu top sindiremez.
Evet, bugün bize düşen cennet vatanımıza nifak ve ayrılık tohumları ekmek isteyenlere karşı uyanık olmaktır. Her türlü fitne, tefrika, terör ve ihanete karşı beraberce mücadele etmektir. İnsanları kendi heva ve heveslerine tabi olmaya, sapkın hezeyanlarına inanmaya çağıranlara karşı daha dikkati, ferasetli ve uyanık olmaktır.
Rabbimizin,
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın…” (Âl-i İmrân, 3/103.) emrine uyarak, birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermemektir.
Yüce dinimiz İslam’ı sahih ve güvenilir kaynaklardan öğrenmektir. Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinde, sünnet-i seniyyenin örnekliğinde bir hayat sürmenin gayretinde olmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin dini bilgiyi, doğru yöntem ve metotlarla, ehil kişilerden almalarına özen göstermektir. Birliğimizi ve dirliğimizi hedef alan dâhili ve hârici düşmanlara karşı yekvücut, tek yürek olmaktır.
Yüce Rabbim, vatanımıza göz dikenlere, birliğimizi ve dirliğimizi hedef alanlara, umudumuzu ve huzurumuzu bozmak isteyenlere, milletimizin bağrına ayrılık tohumları ekmeye çalışanlara fırsat vermesin! Geçmişten günümüze din ü devlet mülk ü millet yolunda canlarını feda eden bütün şehitlerimize ve ahirete irtihal eden kahraman gazilerimize rahmet eylesin. Hayatta olan gazilerimize sağlık, sıhhat ve afiyet versin. Milletimiz daim, vatanımız kaim olsun. Selam ve selamet, huzur ve bereket cennet yurdumuzdan eksik olmasın.
Âmin! Âmin! Âmin!
Vesselamun alel murselin velhamdulillahi rabbil âlemin, El fatiha!